Asrın felaketinin ardından maneviyatın tablosu… “Millet, Akıl ve Şuur”
Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Üyesi Doç. Dr. Kemal Şamlıoğlu’nun “Millet, Akıl ve Şuur” başlıklı yazısı şöyle;
Tarihin akışı içinde medeniyetleri beşeri ve sosyal afetler ve tabiat olaylarıyla imtihan eden Büyük Yaratıcı; Elbette yarattığı insanın önüne insanlığın hesaplayamayacağı bir kader koyar. Yüzyılın felaketi olarak adlandırılan bugünlerde Türkiye’nin yaşadığı şok, imtihan ve özveri, öngörüsünden taviz vermeyen bir milletin ruhunda kaybolmayan sabır ve irfan kalitesini bir kez daha beraberinde getirmiştir. vurgulanabilecek düzeydedir. Elbette Büyük Türkiye fikri, mutlak başarıların ve müreffeh kaygıların yol haritası olduğu kadar; Zor zamanlarda konuşmanın, sıkıntılı zamanlarda ulus-devlet birliği için bir imtihan sahasıdır.
Depremin olduğu ilk andan itibaren afetin kriz yönetimi için tepki gösteren devlet, ilerleyen dakika ve saatlerde milletiyle omuz omuza vererek afet sonrası süreci tüm tahribat alanlarında yürütmeye ve onarmaya çalıştı. . Kaybedilen canları ve kayıpları kader çizgisinde karşılayan, yani Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine sığınan aziz ve muhterem milletimiz, toplumsal ve manen diri/dayanıklı kalarak gücünü korumuştur ve koruyacaktır. bu topraklar
Asrın felaketinin Türkiye’yi bilimsel paradigmaları hayrete düşürecek şekilde vurmuş olması, ayakta kalan milletimizin iyi kalpli yüreğinden fışkıran asalet ve merhametin afet sonrası davranış pratiklerine yansımasıyla kendini göstermiştir. Milletimiz her bir ferdiyle Anadolu mayasından kurban cevherini sanki dünyanın ilk yaratılmışı ya da son insanıymış gibi çekip çıkarmıştır. Özellikle birkaç konuya değinmek gerekirse; Afet sonrası ülkeler arasında dost ülke grupları ile her bir canın enkazdan çıkarılmasında insan hayatına verilen önem, dünya coğrafyasının ve evrensel insanlık adının ne kadar değerli olduğu, depremin hayatta kalma hikayelerine yansıdı. kurbanlar ve onları yaşatma çabaları. Enkaz altında oruç tutan babaannenin gösterdiği güven ve memnuniyet, enkaza gömülen küçük köpeğin beslenmesi, arama kurtarma ekiplerinin beslenmesi, “Beni 10 yıldır sahiplendi” diyen Anadolu hanımı. Yıllar geçti ve şimdi ona ben bakacağım” diyerek ölüm tehlikesine rağmen ineğini enkaz altında yaşatmaya çalışmak her zaman bir muammadır. modülleri gibi. Popülist ve art niyetli bir sosyolojik ifadeyle “Z Kuşağı” olarak adlandırılan gençler, depremin ardından afet bölgelerine koştu; Kimi arama kurtarma faaliyetlerinde bulunurken, kimi depremzedelere eğitim burslarından yardım gönderirken ortaya çıkan bilinç durumu üzerinde durulması gereken konular arasında yer alıyor. Çünkü bu kuşak bir “Z Kuşağı” değil; Akif’in merhumun Asım kuşağı dediği neslin torunları: Anadolu ebrarının oğulları, Türk Yüzyılının geleceğe yelken açacağı çağın mimarlarıdır.
Dolayısıyla asrın felaketi, milletimiz ve tüm insanlık adına Türkiye’nin yaralarını saracak, asil milletimizin göğsünden fışkıran maneviyat ve hikmetin renginde, yani Türk Yüzyılını inşa edecek ve diriltecek bilinç/bilinç eksenidir. Bu süreç; Siyasetin üzerinde insani olanın sistematize edeceği, akıl birliği, akıl birliği ve mukaddes gayelerin gerçekleşmesi adına Allah’ın rahmet ve merhametiyle geleceği kuşatacak ve hem ülkemiz için hem de ülkemiz için daha güçlü sonuçlar üretecektir. insan ve Müslüman kimliğimiz ve milli kimliğimiz.
Hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmetle…